Türkiye’nin En Büyük Hazinesi Nerede?
Türkiye’nin en büyük hazinesi nerede diye sormak, aslında biraz da ‘değer’ kavramını sorgulamakla ilgili. Hepimiz, bir şekilde ‘hazinenin’ fiziksel bir şey, bir nesne, bir dağ altındaki altınlar olduğunu düşünüyoruz, ama belki de Türkiye’nin en büyük hazinesi o kadar basit bir şey değil. Bugün, İstanbul’da ofisten çıkıp eve dönerken, bazen hayatın bu “değerli” şeyleri üzerine düşünmeye başlıyorum. Hazinenin gerçekten ne olduğunu anlamak için, biraz da iç sesimi dinlemem gerekiyor.
Geçmişten Bugüne: Değerin Evrimi
Büyük bir ihtimalle, geçmişte herkes Türkiye’nin en büyük hazinesini Osmanlı İmparatorluğu’nun altınları, sarayları veya kutsal emanetleri gibi somut şeylerde arıyordu. O zamanlar, “güç” ve “zenginlik” belirleyiciydi. Hangi hükümetin elinde ne kadar toprak, hangi toplumun ne kadar kaynağı var, bu tür şeyler değerliydi. Peki, bu değerler geçmişteki gibi mi, yoksa artık başka bir şeye mi odaklanmalıyız?
Bir zamanlar, çocukken babamın bana anlattığı köydeki eski hikayeleri hatırlıyorum. Bir gün dedesi, gökyüzüne bakarken “Bu toprakların altı altınla dolu,” demişti. Hangi zaman diliminde yaşarsanız yaşayın, o altınlar hiçbir zaman var olmadı ama yine de “değerli” olarak kalmaya devam etti. Belki de o dönemin insanları için altın, bugünün insanları için bilgi ve insan gücüydü. Altınlar gitti ama bir şey kaldı: İnsanlar. Ya da daha doğru bir deyişle, insan.
Bugün: İnsan Gücü ve Yaratıcılık
Şu anki Türkiye’nin en büyük hazinesi nerede diye soracak olursanız, bence cevap kesinlikle insan olur. Hem de “toprağın altındaki” değil, yeryüzündeki insan. Ne kadar çok insana dokunabilir, ne kadar çok insanı eğitebilirsek, o kadar değerli oluruz. Hani hep deriz ya, “Ülkenin en büyük hazinesi gençleri,” işte tam da burada devreye giriyor.
Benim gibi sıradan bir gencin gözünden bakınca, Türkiye’nin en büyük hazinesi, gerçekten de her gün gittiğimiz okullarda, çalıştığımız ofislerde, hatta sosyal medyada gördüğümüz yaratıcı projelerde yatıyor. Mesela birkaç ay önce bir start-up şirketiyle tanıştım. Bu küçük ama heyecan verici firma, birkaç genç girişimcinin hayatı boyunca aldıkları risklerle Türkiye’nin geleceği için büyük işler yapıyordu. Her geçen gün daha fazla insan, teknoloji, bilim, sanat ve kültür alanlarında yaratıcı fikirlerle büyüyüp ilerliyor.
Şehirde gezinirken, bazen içimden “Bu insanlar, bu sokaklarda koşanlar, yaşadıkları şehirlerde ne kadar değerli şeyler yaratıyorlar!” diye düşünüyorum. Girişimci olmak, bilim insanı olmak, sanatçı olmak… Hepsi birer değer. Her biri, Türkiye’nin en büyük hazinesi.
Fakat Bir Değişim Söz Konusu: Eğitim ve Fırsatlar
Tabii, her şeyin bir fiyatı var. Eğitimsiz bir toplumun gerçek değerini anlayabilmesi, yaratıcı potansiyelini açığa çıkarabilmesi zor. Hangi ülkede olursak olalım, eğitim ve fırsatlar arasındaki ilişki çok önemli. Bu yüzden aslında Türkiye’nin en büyük hazinesi, belki de doğru bir şekilde yönlendirildiğinde gerçek gücünü gösterebilecek olan gençler. Ama sorun şu ki, bazen bu gençlerin en büyük düşmanı fırsat eksikliği oluyor. Bunu çok net bir şekilde hissediyorum. Arkadaşlarım arasında, potansiyelinin farkında olup da kendi yolunu bulamayan, doğru ortamda kendini geliştiremeyen o kadar çok insan var ki.
Bunu her gün gözlerimle gördükçe, “Neden bu potansiyel kayboluyor?” diye sormadan edemiyorum. Belki de bir toplumun en büyük hazinesi, sadece sahip olduğu insan gücünden değil, bu insan gücünü nasıl kullandığından geçiyor.
Gelecek: Türkiye’nin Hazinesi Nerede Olacak?
Gelecek, bence Türkiye’nin büyük potansiyelini yavaş yavaş daha görünür hale getirecek. Teknoloji, yeni ekonomik modeller, yaratıcı endüstriler… Her bir yeni adım, aslında Türkiye’nin en büyük hazinesine daha fazla katkı sağlayacak. Ama şu soruyu sormak gerekiyor: Hazinemizi nasıl koruyacağız?
Bunu ofiste akşam iş çıkışı bazen düşünürken, bir yandan da Türkiye’nin dünya çapında gerçekten önemli işler yapabilmesi için eğitim sisteminin ve toplumsal fırsat eşitliğinin ne kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Hazinenin yerini bulmak için bazen sosyal yapıyı da sorgulamak gerekiyor. “Bu insanlar hak ettikleri fırsatları buluyor mu?” diye düşünmeden edemiyorum. Bu da aslında bir tür içsel sorgulama gibi.
Sonuç: Hazinemiz Nerede? Belki De Bizim İçimizde
Sonuç olarak, Türkiye’nin en büyük hazinesi gerçekten de insan ve onu doğru bir şekilde yetiştirmek, doğru ortamlar sağlamak ve her bir bireyin potansiyelini ortaya çıkarmak. Ama bu soruya verilen her cevabın farklı olabileceğini de unutmamak gerek. Çünkü her birey farklı bir hazinenin parçasıdır. Bugünün gençleri, yarının liderleri olacak. O zaman belki de şu soruyu sormak gerekiyor: Bizler, Türkiye’nin en büyük hazinesini korumak için ne yapıyoruz?