Kamulaştırma İçin Ne Gereklidir? – Kamulaştırma Sürecini Anlamak Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Kamulaştırma Bir eğitimci olarak, her gün öğrencilerimle birlikte öğrenmenin gücünü keşfetmek, yalnızca akademik bir başarıya ulaşmalarını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda onları toplumla daha derin bir bağ kurmaya teşvik eder. Bu bağlamda, her bir bireyin öğrenme süreci, toplumları şekillendiren ve dönüştüren dinamiklerin bir parçası haline gelir. Öğrenme, yalnızca sınıf içinde gerçekleşen bir eylem değil, tüm sosyal ve hukuki alanlarda da etkin bir güç olarak kendini gösterir. Kamulaştırma gibi toplumsal konuları anlamak, bireylerin yalnızca hukuki prosedürleri değil, toplumsal sorumluluklarını da kavrayabilmelerine yardımcı olur. Kamulaştırma, bireylerin ve toplumların sosyal yapıları ve…
Yorum BırakŞehir Hikayeleri Blogu Yazılar
Kalp Kası Çalışmazsa Ne Olur? Bir Edebiyatçı Bakış Açısıyla Kelimenin gücü, tıpkı bir kalbin atışı gibi, her an ritmik ve kesintisiz olmalıdır. Bir hikaye, tıpkı bir kalp gibi, kendini sürekli olarak yeniler ve bir an durakladığında, ne kadar derin bir boşluk oluşturduğunu fark ederiz. Kalp, her ne kadar biyolojik bir organ olsa da, edebiyatın bir parçasıdır; duyguların, dramaların, yaşantıların gövdesidir. Bir metin, duyguların, tıpkı kalp gibi, yaşamla olan bağını bir ritim içinde anlatır. Peki, kalp kası çalışmazsa ne olur? Bunu anlamak için, kelimelerimizin gücünü ve anlamlarını, anlatının derinliğini keşfederek bir yolculuğa çıkalım. Çünkü kalbin durması, yalnızca bir organın işlevini yitirmesi…
Yorum BırakFilm Oyuncularına Ne Denir? Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilik Üzerinden Bir İnceleme Bugünlerde bir film ya da diziyi izlerken, başrol oyuncularından, yan karakterlere kadar her bir kişinin rolü hakkında daha fazla düşünmeye başladık. Peki, film oyuncularına ne denir? Bu soru basit bir dilbilgisel merak gibi görünebilir, ancak derinlemesine baktığınızda, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi önemli konularla kesişiyor. Film endüstrisinde oyunculuk, sadece bir performans değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı yansıtan bir ayna gibi işlev görür. Peki, bu toplumsal dinamikler oyuncuların nasıl tanımlandığını etkiliyor mu? Toplumsal Cinsiyet ve Oyuncuların Rolü Kadınlar, tarihsel olarak sinema ve tiyatroda, genellikle belirli kalıplara hapsedildiler. Eğer…
4 Yorum“Kamulaştırma işlemi ne kadar sürer?” Cevap sandığınız kadar basit değil Bu konuyu konuşurken hep aynı cümleyle başlıyorum: “Kamulaştırma bir süreçtir, işlem değil.” Çünkü çoğu kişi kamulaştırmanın sadece bir imza, bir tebligat ya da bir mahkeme kararıyla biteceğini sanıyor. Oysa mesele çok daha derin, çok daha tartışmalı. Bu yazıda konuyu farklı gözlüklerle ele alacağız: Verilere ve hukuka sıkı sıkıya bağlı erkeklerin analitik bakış açısıyla, toplumsal etkileri ve insan hikâyelerini ön plana çıkaran kadınların duygusal yaklaşımını yan yana koyacağız. Ve sonunda, belki de sorunun kendisini sorgulamaya başlayacağız. Kısa cevap: Kamulaştırma süresi ortalama 8 ay ile 3 yıl arasında değişir. Ancak bu süre;…
8 YorumKamera Sistemi İçin İnternet Gerekli mi? Gerçek Hayattan Verilerle ve Hikâyelerle Anlatalım Bir sabah, komşum Ali amca telaşla kapımı çaldı. Evinin önüne yeni bir güvenlik kamerası taktırmıştı ama bir türlü çalıştıramıyordu. “İnternet olmadan kayıt yapmaz mı bu?” diye sordu. Bu sorunun basit bir teknik cevabı var gibi görünse de, aslında ev güvenliğinden dijital bağımsızlığa kadar uzanan bir hikâye anlatıyor. İşte bu yazıda, kamera sistemleriyle internetin ilişkisini hem verilerle hem de gerçek hikâyelerle birlikte ele alacağız. İnternet Olmadan Kamera Sistemi Çalışır mı? Kısa cevap: Evet, çalışır. Ancak nasıl bir sistem kullandığınıza bağlı. Kamera sistemleri genel olarak ikiye ayrılır: analog (DVR) ve…
8 YorumKüyerelleşme Nedir? Felsefi Bir Bakış İnsanlık tarihi boyunca düşünürler, varlığın doğası ve bilginin kaynağı üzerine tartıştı. Günümüzde ise bu tartışmalar, küresel bağlam ile yerel bağlamın kesiştiği bir kavşakta yeniden hayat buluyor: Küyerelleşme. Bu kavram, küreselleşmenin genişleyici dalgası ile yerelin köklü kimliğini aynı anda bünyesinde barındıran dinamik bir süreçtir. Bir filozofun bakış açısıyla bakıldığında küyerelleşme, yalnızca ekonomik ya da kültürel bir strateji değil, aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik boyutları olan bir varoluş meselesidir. Ontolojik Perspektif: Varlığın Çift Yüzü Ontolojik açıdan küyerelleşme, varlığın hem evrensel hem de yerel yüzünü aynı anda taşıma biçimidir. Bu süreçte, bir kültür ya da toplum ne…
4 YorumGüç Arttırmak İçin Ne Yapılmalı? Edebiyatın Derinliklerinden Bir Yolculuk Kelimenin gücü, bir kılıçtan daha keskindir. Bir edebiyatçının gözünden bakıldığında, insanın gücü kaslarında değil, kelimelerinde, anlatılarında ve sessizce kurduğu iç dünyasında saklıdır. “Güç arttırmak için ne yapılmalı?” sorusu, yalnızca fiziksel ya da toplumsal bir mesele değildir; aynı zamanda ruhun ve dilin alanına ait bir sorudur. Çünkü edebiyat, insana güç vermenin en eski ve en derin yollarından biridir. Kelimenin Dönüştürücü Gücü Edebiyat tarihinde güç, sıklıkla dil ile tanımlanır. Shakespeare’in Hamlet’inde sözcükler bir hançer kadar keskindir; Dostojevski’nin Raskolnikov’u için ise düşünce, bir silah gibidir. Yani güç, çoğu zaman kelimelerin neresinde durduğumuzla ilgilidir. Bir…
Yorum BırakGüllü Çocuğu Var Mı? Toplumsal Yapılar ve Bireysel Kimlik Üzerine Bir Sosyolojik İnceleme Toplumsal Normların ve Cinsiyet Rollerinin Derinliklerine Yolculuk Toplumsal yapıların ve bireysel kimliklerin birbirleriyle etkileşimini anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, her toplumda var olan normların ve değerlerin insan davranışlarını nasıl şekillendirdiğini gözlemlemek oldukça heyecan verici. Birçok kültürde, bireylerin yaşamları, toplumun belirlediği sınırlamalar ve beklentiler çerçevesinde şekillenir. Bu yazıda, “Güllü çocuğu var mı?” sorusu üzerinden, toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratiklerin nasıl iç içe geçtiğini, bireylerin toplumsal rollerini nasıl üstlendiğini sosyolojik bir bakış açısıyla inceleyeceğiz. Güllü çocuğu, aslında toplumun belirli bir katmanına ya da sınıfına ait olmayan, bazen…
Yorum BırakGübre Attıktan Sonra Sulanır mı? İnsan Psikolojisi Üzerine Bir Bahçe Metaforu Bir psikolog olarak çoğu zaman davranışların ardındaki görünmeyen dinamikleri anlamaya çalışırım. Ancak bazen en basit sorular bile insan zihninin derinliklerine ayna tutar: “Gübre attıktan sonra sulanır mı?” İlk bakışta tarımsal bir soru gibi görünen bu ifade, aslında insanın değişim, sabır ve büyüme süreçlerine dair güçlü bir metafordur. Çünkü insan da tıpkı toprak gibi, beslenmeye, suya ve zamana ihtiyaç duyar. Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: Öğrenme, Beslenme ve Dönüşüm Bilişsel psikoloji, insan zihnini bir bilgi işleme sistemi olarak görür. Bu açıdan gübre, öğrenme sürecinde yeni bilgilerin, deneyimlerin veya farkındalıkların sembolüdür. Ancak bu…
8 YorumDeyivermek Nasıl Yazılır TDK? Farklı Bakış Açılarıyla Dilin İncelikleri Dil dediğimiz şey, yalnızca kelimelerden ibaret değildir; düşünme biçimimizi, dünyaya bakış açımızı ve iletişim şeklimizi de yansıtır. Bu yüzden “deyivermek nasıl yazılır?” gibi küçük gibi görünen bir soru, aslında Türkçeye olan yaklaşımımızı da ortaya koyar. Kimimiz meseleyi teknik ve kural temelli bir bakışla ele alırken, kimimiz dilin toplumsal kullanımına ve duygusal yönüne odaklanır. Hadi, bu iki farklı yaklaşımı karşılaştıralım ve “deyivermek” meselesini hem TDK kuralları çerçevesinde hem de günlük dilin gerçekliğiyle birlikte ele alalım. Kısa Cevap: TDK’ya göre doğru yazım “deyivermek” şeklindedir. “De-” fiil kökü, yardımcı fiil eki “-iver” ile birleştiğinde…
Yorum Bırak